Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı
24 Ekim 2010 Pazar
23 Ekim 2010 Cumartesi
Mostra-dam-us
Televizyon seyretme süremi oldukça kısıtladım.Artık istisnai durumlar hariç benden daha zeki veya daha bilgili birileri konuşmadığı sürece televizyon izlemiyorum..
Bunun bir istisnası olarak televizyon karşısında çöplenirken kanı mideye yardım etmesi için beyinden özgürleştirmek amaçlı olarak televizyonu açtım bu sabah ..
Haber kanallarımızın muhabirlerinden biri sokakta dolaşıyor ve Mostra-dam-us çiftine şu soruyu soruyor " 40 yıl sonra dünya nasıl olacak ?"
Kendini Futuristler derneği başkanı sayan Mostra abi hemen cevabı yapıştırıyor: "Dünyanın sonu gelecek kesin !" , yanındaki "ben bilmem beyim bilir Damus abla " durur mu hiç :" Ah ah zaten çoktan geldi " . Determinist futurism ,pesimist nihilizmle evlenmiş haberimiz yok..
Bunun üzerine spiker " ama hiç mi iyi şey olmayacak " diye sorunca ikisi birden "aa tabii olmaz mı? cahillik bitecek herkes üniversite mezunu olacak ," diyor..
Ee güzelim iki saniye önce kıyameti indirdin yeryüzüne şimdi istek parça gelince neden oyun havası söylüyorsun ?..
En güzel insan "bilmiyorum" deyip susan insan !
Buyurgan embesilleri protesto çağrısı
Uzun zamandır pazarlama iletişiminde dikkatimi çeken faşizan bir söylem var..
Çeyrek ekmek içi akıllı reklamcılar bana ekranlardan buyruklar yağdırıyor :
Dışarı çık !
Durma !
Hayatı yakala !
Sinirlen...
Küfret...
Ağzıma .ıç
Üstelik ben o kadar zavallıyım ki bu yaşam tarzı direktiflerini boktan bir otomobilden veya bir kot pantalondan almam gerekiyor...
3 yaşımdaki kızım bile "Baba televizyonu aç" dediğinde ona "açar mısın" demeyi öğretiyorum ,bu yavşak densizlere nasıl konuşmaları gerektiğini öğretemedim.
En intimate anlarda edilgen çığlıklarla söylenen motivasyon cümleleri dışında tüm emir kiplerinden nefret eden biri olarak herkesi protestoya çağırıyorum..
Mood advertising bir boka yaramıyor canım kardeşim..
Tamam ürünün boktan ve farklılaşamamış ama sen yine de bana komut vereceğine otomobilin tekerleğinden, pantalonun kıçından bahset...
11 Ekim 2010 Pazartesi
Nosce te Ipsum
Alla beni ..buzla beni ..al koynuna yar..
Hoşgörüsüzlük pompalayın damarlarımıza..
Şiddet püskürtün üzerimize..
Cahillikte yüzdürüp,kültürsüzlükte boğun bizi.
Yavşaklıkla yıkayın..
Yavanlıkta eritin.
Kanser gibi tüm hücrelerimize yayın rezil ve düşkün maskaralıklarınızı,seviyesizliklerinizi...
Suratımızı tokatlayın her gün,yücelttiğiniz zorbalıkla..
Ve sakın ha..aman ha.. ihmal etmeyin filmlerde sigarayı buzlamayı..
Sağlıklı nesiller adına..sağlıklı toplum uğruna..
Beynimiz tahta..
Kanımız zehir...
Yüreğimiz taş..
ve püfür püfür akciğerlerimiz
Haydi hep beraber : orman ne güzel..ne güzel..
Samimiyet - Kusturica üzerine serinkanlı bir eleştiri
1-) Kitleler için performans yapan biriyseniz, ister sporcu ister sanatçı isterse siyasetçi olun yuhalanmayı saygıyla kabul edeceksiniz..Alkışlarla besleniyorsanız yuhalanmak da bunun bir parçasıdır. Kabullenemiyorsanız eğer, en hafifinden olgunluk eksiğiniz vardır en ağırından ise samimiyetsizsiniz.
2-) Alkışınızı ve yuhalamanızı,övgünüzü ve yerginizi ister duygusal,ister siyasi isterse estetik/sanatsal açıdan yapabilirsiniz..Ama alkışı yalakalıktan ,yuhalamayı ise siyaseten prim yapmak amacıyla yapıyorsanız samimiyetsizsiniz
3-) İstediğiniz dine geçebilir,istediğiniz adı seçebilirsiniz ama isminizi Nemanja'ya çevirip bundan nemalandıktan sonra festivallere Emir adıyla katılmaya devam ediyorsanız samimiyetsizsiniz
4-) Yaşamınızı siyasi bir şova çevirip,1993 yılında Sırbistan'ın aşırı milliyetçi lideri Vojislav Seselj'i Belgrad'ın merkezinde, güneşin tam tepede olduğu saatte, Seselj'in seçtiği bir silahla düelloya davet ediyorsanız, 1995 yılında da Belgrad Uluslararası Film Festivali'nde Yeni Sırbistan Hakları Hareketinin lideri Nebojsa Pajkic'i yumruklayarak yere deviriyorsanız; "benim sanatıma bakın kardeşim " diyemezsiniz..O zaman samimiyetsizsiniz
Ne faşist,sahtekar,ahlaksız ,kriminal sanatçılar gördü insanoğlu bugüne kadar..Kusturica listeye bile giremez...Demem o ki esas sorun bu değil..
Benim gözümde uzun yıllardır beş para etmez Kusturica, ama iki nedenden :
1-) Samimiyetsiz olduğu için
2-) Müthiş bir sanatçıdan 1993 yılı sonrası filmleriyle bir soytarıya dönüştüğü için
Ama ben kendi adıma onu yuhalamıyorum..
Zamanında "Dolly Bell'i Anımsıyor musun ?" ve "Babam İş Gezisinde" yi çekmiş bir adama kişisel tarihim adına kıyamıyorum...
Balkanların toprağından çıkıp önce "Bal" sonra ne yazık ki "Kan" olduğu için ona sadece şunu söylüyorum Ferenc Molnar'ın Nemecek'inden esinlenerek:
git nemanja kusturica..ebediyen küçük harflerle..
9 Ekim 2010 Cumartesi
Mü - cevher
Aklın kocamandı
..ben çok küçüktüm
Göğüslerin kocamandı
..dünya çok küçüktü
Yüreğin kocamandı
..ben çok büyüdüm
..ben çok küçüktüm
Göğüslerin kocamandı
..dünya çok küçüktü
Yüreğin kocamandı
..ben çok büyüdüm
Ondine
Nefes
Beynimdeki karıncaların paydos zilini çaldığı
Kaygı imparatorluğunun kahverengi bayrağıyla sümüklü burnunu silip kendini feshettiği
Gözlerimdeki akıncıların ıslak çoraplarını çıkarıp ,ayaklarını sobaya karşı uzatarak iç geçirdiği an
Uykuya dalmadan önce yüzümü,küçük yüzüne yastık yaptığın zaman
Kaygı imparatorluğunun kahverengi bayrağıyla sümüklü burnunu silip kendini feshettiği
Gözlerimdeki akıncıların ıslak çoraplarını çıkarıp ,ayaklarını sobaya karşı uzatarak iç geçirdiği an
Uykuya dalmadan önce yüzümü,küçük yüzüne yastık yaptığın zaman
3 Ekim 2010 Pazar
Sssshhh !!
Ş...
Türkçe'nin haylaz rakkasesi..Ablası S nin aksine ıslak ve yaramaz ergen kız..
Kuyruklu yalanların coğrafyasındaki kuyruklu yılan..
Ve başına hakim bir Şahin gibi konduğu sözcükler :
Şiir :
Sanatların en melankoliği- ki Kierkegaard'ın dediği gibi : Melankoli,hayata karşı takınılan estetik tutumun simgesidir.
Şefkat :
Erdemlerin en beklentisizi...
Şarkı :
Dokunmadan aşk..
Şükretmek :
İlerlemenin tek yolu bulunduğun noktayı severek terketmektir
Şans :
Audaces fortuna juvat (Şans cesuru sever) - Virgilius
Şölen:
Çatlak filozoflar sofrası
Şarap :
"In vino veritas" ama ona muhtaç olmadan "gerçek" olabilirsen şarabın efendisi olursun ancak
Şafak :
Kızıl ,buğulu ve ürpertici başlangıçlar
Şeytan :
Hep,yeniden ve sürekli kovulmayı göze alan umursamaz isyankar
ve en güzeli ,en sevdiğim, en gerçek olan..
Şehvet : Kendisinin ta kendisi..
Türkçe'nin haylaz rakkasesi..Ablası S nin aksine ıslak ve yaramaz ergen kız..
Kuyruklu yalanların coğrafyasındaki kuyruklu yılan..
Ve başına hakim bir Şahin gibi konduğu sözcükler :
Şiir :
Sanatların en melankoliği- ki Kierkegaard'ın dediği gibi : Melankoli,hayata karşı takınılan estetik tutumun simgesidir.
Şefkat :
Erdemlerin en beklentisizi...
Şarkı :
Dokunmadan aşk..
Şükretmek :
İlerlemenin tek yolu bulunduğun noktayı severek terketmektir
Şans :
Audaces fortuna juvat (Şans cesuru sever) - Virgilius
Şölen:
Çatlak filozoflar sofrası
Şarap :
"In vino veritas" ama ona muhtaç olmadan "gerçek" olabilirsen şarabın efendisi olursun ancak
Şafak :
Kızıl ,buğulu ve ürpertici başlangıçlar
Şeytan :
Hep,yeniden ve sürekli kovulmayı göze alan umursamaz isyankar
ve en güzeli ,en sevdiğim, en gerçek olan..
Şehvet : Kendisinin ta kendisi..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)