Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

26 Kasım 2010 Cuma

Popüler Kültüre Sallamanın Vazgeçilmez Kolaycılığı


Bir Beyaz Türk fetişi, popüler kültüre sallamak ve bir entellektüel klişesi, popüler kültürün bizi yozlaştırması ..

Oysa kendiliğinden kötü olan hiçbirşey yoktur aslında, dengesiz,ölçüsüz ,sağlıksız tüketim ve kötüye kullanım vardır..

Mesela,

Silah öldürmez,silahi çeken parmak öldürür

Karbonhidrat şişmanlatmaz dengesiz beslenme şişmanlatır

Ekmek yemek salak yapmaz,protein ve kalsiyum almadan "sadece" ekmek yemek salak,raşitik ve şişman yapar

Ayrıca samimi olmak gerekir.

Nişantaşı cafe lerinde elde pembe şarap "gıybet "yapıyorsan,

Hayatı Ece Ayhan gibi, Cemal Süreya gibi Fikret Mualla gibi yaşamıyorsan

Kalkıp popüler sanata da durup dururken çakmayacaksın..

Popüler kültür aynı zamanda tek ve sığ demek değildir illa ki, bir anlamıyla seçkin ya da seçkinci olmayan demektir de...

O zaman örneklerle açıklarsak :

Tom Robbins: Popülerdir, zevkle okurum,beni geliştirir
Grange : Popülerdir ,zevkle okurum
Aşk diye kitap başlığı yapıp bir de hedef kitleye göre kapak yapanlar : Popülerdir, manipülatiftir, midemi bulandırır
Vampir kitapları : Popülerdir, çöptür

David Fincher sineması : Popülerdir,zevkle izlerim,sinema adına birşeyler öğrenirim
Star Wars ,Jaws, Usual Suspects vb : Popülerdir,zevkle izlerim
Arabesk,fantaaazi dünyasından sınıf atlarken 3,5 minare : Popülerdir, kaçarak uzaklaşırım
Vampir filmleri : Popülerdir ,çöptür

Popüler olanın da iyisi kötüsü,samimisi sahtekarı, lezzetlisi mide bulandırıcısı vardır..

Ve daha da önemlisi popüler kültürde de mühim olan boyutu değil işlevidir.

1 yorum:

  1. Güzel yazmışsın, herşeyin içinde iyi kötü bir zaten, popüler olanın da olmayanın da. Evet, nasıl kullanıldığı ve tüketildiği belirleyici faktör, sorgulamadan tuzağa düşüp kapılıp gitmek ile vs. bilinçli tüketmek tabi ki birbirinden farklı.
    Ayrıca bir gürüh'a sürü muamelesi yapıp ötekileştirmek, ve de kendini seçkinleştirmek ya da özelleştirmek de mide bulandırıcı evet katılıyorum.
    Ama ağırlıklı popüler kültürün ürünlerinden ve tüketicilerinden bahsetmişsin. Oysa sebepler asıl daha önemli değil mi?
    Yani kapılınıp gidilenin neden yaratıldığı, ve hergün taze taze pişirilip binlerce kanaldan bombardıman ile sunulduğu için milyarlarca insanı(en alakam yok bile diyeni) mutlaka (çok ya da az) pençesine düşüren bu sistemin, insanoğlunun hangi motivasyonlarını ve çaresizliğini neden sömürdüğü?
    Tüm güç dengeleri şu anda dünya üzerinde neden buradan dönüyor? kapitalist ekonomi, tüm şirketler, basın, yayın, TV, eğitim, sağlık hepsi körükleyici olmayı neden seçiyor? Sosyolojik ve antropolojik sebepler ve kollektif yaşamı gelecekte nereye sürüklediği beni düşündüren şeyler? Bu kadar baskı içerisinde bireyin zaten bunun dışına çıkması ve kendini ayrıştırması mümkün olamaz ki. O zaman oyunun piyonları(yazarlar, yönetmenler, vs) ve oyuncuları (tüketicileri) hakkında sallamak, ya da ben az tükettim, onlar çok tükettiyor diye ayrıştırmaya çalışmak yerine, oyunun kurulma sebepleri içinde derine inip ancak insan bilinçlenebilir diye düşünüyorum?
    Bu döngüden kendini çıkarmak için en kapitalist şirketteki işini bırakmış, TV,Gazete ve Dergi'yi terk etmiş, Nişantaşı kafelerinden istifa etmiş, az ve öz insan, konu, mekan ve nesne ile yaşayan ben bile tam anlamıyla sıyrıldım diyemem. Ama en azından asıl sebepleri anlayıp, kendimde tuzaklara düşme potansiyelini anında keşfetmeye çalışıp, neyi neden ve nasıl yaşadığımı bilinçaltında değil üstünde yaşamaya çalışıyorum :)
    Yani asıl benim tartışmak istediğim son cümlen 'Ve daha da önemlisi popüler kültürde de mühim olan boyutu değil işlevidir.'

    YanıtlaSil