Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

1 Ocak 2011 Cumartesi

Enter the void - Ölüm kitabını okudun mu?


Enter..
"sex,money,power"
..the void

Gaspar Noe, Araf'tan bildiriyor !

ve Irreversible'in vahşi çocuğu, her seferinde elini pis taşın daha da altına sokuyor..

Travma,uyuşturucu,ihanet,intikam,cinayet,oedipus kompleksi,eşcinsellik,kürtaj, MILF,ensest..Bütün bunları artık kanıksadık .Bu filmin çarpıcılığının anlattığı şeyle hiç alakası yok aslında..

Filmin çarpıcılığı ve devrimciliği tamamen anlattığı hikayeyi nasıl anlattığı ile alakalı.

Filmin başını, yüzünü film boyunca sadece bir kere aynadan gördüğümüz karakterin gözlerinden (ve evet kamera göz kırpıyor), ölümünden sonra ortalıkta savrulan ruhunun gözünden ve tüm hayatını da ensesinin arkasındaki kameradan izliyoruz.

Başrol oyuncusu Nathaniel Brown'a sinema tarihinin en enteresan challengelarından birini yüklemiş Noe : Ense ve kulak arkası ile oynamak!

Bizler de böylece izleyici değil, güvenli bölgede kalma konforundan çıkmadan birer röntgenciye dönüşüyoruz. Üstelik seyrettiğimiz sahne,hissettiğimiz duygu ne olursa olsun ne bir adım geri atmak ne de durup olaya karışmak mümkün değilmişçesine bir katatoni içinde.

Epileptik görsel efektleri,renklerin bunaltıcı bulamacıyla çarpıcı bir görselliği,süzülen,uçan bir kamera kullanımı ve en önemlisi eşsiz,müthiş ve dahiyane bir kurgusu var filmin.

"Sadece kapa çeneni ve izle,ellerin de rahat dursun " diyen bu çirkin herifin işlerini izlemeye devam etmek büyük bir mutluluk olacak..

1 yorum: